Aslında tam anlamıyla, "Doğru Mücadele Etmek" şeklinde düşünmek gerekli bu başlığı.
Birkaç farklı noktada açıklamak gerek doğru mücadele etmeyi:
Birincisi başarı istiyorsak üstün başarılı insanları incelememiz ve örnek almamız gerekli. Mesela onlar gibi 20 saat çalışıp 4 saat uyuyacağız. Arada ufak dinlenmeler ile dinç geçireceğiz günümüzü. 20 saatte ne mi yapacağız, aslına bakarsanız rutinler bile baya uzun bir zaman tutmakta. Dişlerini fırçalamak, yüzünü yıkamak, kahvaltı spor... En az 30 dakika kitap okumak, araştırmak ve öğrenmek ile geçmeli günümüz.
Başarılı olmak için ikinci bir durum ise zamanla kazanılacak bir yetenektir belkide. "Yorgun iken bir ilişkiyi doğru yönetmek" şeklinde düşünebiliriz. En uygunsuz sinirli stresli anda bile bir derin nefes alıp o ana konsantre olmak gerekir. Belkide bir özel harekat birliği üyesini örnek almak gerekli, çatışmanın ortasında hayatta kalmayı başarmak için.
Düşünme şekli biz insanlar için önemli bir algılama tarzıdır. Buna bir örnek olarak "Da Vinci"yi vermek istiyorum. Videodaki bazı noktalarda oluşturulan eserlerin sanatsal ve mühendislik yönleri arasındaki o uyumun sağlanması sadece insan zihninde ortaya çıkan yanılsamaların yönetimi ile şekilleniyor.
Bütün bunların yanı sıra bir insan olarak bilmemiz gereken iki niteliğimiz daha var: Ego ve Ölüm.
Ego, bizi var eden şeydir. Aynı zamanda kendi içimizde gelişmemizi engelleyen niteliğimizdir. Kontrol altında olmadıkça varlığımıza etkisi negatif olacaktır. Bunun için belkide bu memeli beyninin öncelikle kavraması gerektiği egodur. En basit örnek bir yerde en bilgili kişi oranın yerlisidir. Buna uymayınca, uzak diyarlarda büyük sorunlar yaşadığımız pek çok kez aklımıza gelir. Bazen bu sorun yer bulmaktır, bazen ise sorunlu bir enfeksiyondur. Mesela sıtmayı en iyi çözen doktorlar teknolojik olarak geri de olsalar Afrikadakilerdir.
Ölüm, bir memeli bedeninin ekolojik görevlerinden sonucusudur.Belki de sonuncusu değildir tam emin değilim ama bilinç için son görevdir ölüm. Hücresel değil de organizmanın bütünlüğünü yitirip geridönüşümsüz olarak son bulduğu durumdur. İşte bunu kabul ederek yaşamalıyız. İşte o zaman her nefesin değerini veririz, her nefesi sonuna kadar yaşarız. O zaman öğrenmemiz gereken şeyleri öğrenmek için az vaktimiz olduğunu anlayıp başkalarının bilgilerinden de yararlanmayı kendimize ilke ediniriz.
Belki de biz memelilerin beyinlerinin tek kusuru doğru yönde mücadele edemeyip, tükenmişlik yaşamasıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder