Bu Blogda Ara

Translate

18 Temmuz 2019 Perşembe

Bir Film, Bir Hayal, Bir Gelecek

Gelişen teknoloji, geçmişteki bilim kurgu hayallerinin ışığında var oldu. Onların ötesine doğru adım adım ilerliyor.

Mamoru Oshii isimli animatör tarafından 1995'te yapılan, 2017 yılında herkesin aklında Scarlett Jhonson'ın başrolünü oynadığı sinema filmi ile akıllarda kalan bir filmden bahsetmek istiyorum. İsmi "Ghost İn The Shell" dilimize ise Kabuktaki Hayalet ismi ile çevrilmiş, ileri bir hayal ürünü filmden bahsediyoruz.



Anime ve film hakkında kısa bir özet geçmek istersek, 2019 yılında geçen, isyancılar ve kapitalist toplum arasındaki modern köleliği farklı bir boyuta taşıyan bir polisiye-dram filmi olarak nitelendirebiliriz.

Film hakkında pek bilgi vermek istemiyorum, onun için sadece fragmanını paylaşarak "Hayalet" hakkında yazmaya devam edeceğim.



Hayalet diye anılan filimdeki en önemli element ise bedenin ruhudur. Bu ruhun insanın beyni ile aktarıldığını ve kimyasal olarak etkilerin ışığında bir çok değişimi geçireceğini göstermiştir.

Modern zamanın getirisi olarak rejeneratif tıpta farklı bir boyuta giden, biyonik geliştirilmiş beden parçaları hatta filmin başrol oyuncusunun oyandığı o temel roldeki biyonik bedenin yakın gelecekte hayatımızın içine gireceği bu çağda hepimiz tarafından hayal edilir olmuştur. Tabi bunu 1995'te kağıda döküp, bir anime olarak yayınlayan animatör'ümüzü düşünmek gerekir.

2029 yılına karlı mı bilmem ama çeşitli deneyler mevcut, bunlara bir kaç örnek verelim: 


Yukarıdaki video içinde, bir anakart içine yerleştirilmiş sıçan beyin hücrelerinin, gelişimsel olarak hareketini, bir mekanik yapılanma ile uyumunu görüyoruz. Bu yapılanma sonucunda gelişen ve uyum sağlayan hücreler hareket eden robotun çevreyi algılamasını, sonucunda çarpmadan ilerlemesini ve bulunduğu alan içinde hareketlerinin ilerleyişini yönetmesini gösteriyor.

Günümüz teknolojisi ile elde edilmiş, belkide amaçsız görünsede çok önemli bir durumun ispatı olan bir deneysel çalışmayı izledik. Bunun yanı sıra, kaslardaki elektrik aktivitelerini algılayarak hareket eden biyonik uzuvlar, çevredeki dalgaları beyine ileten implanlar, "Cell in the Chip" teknolojisi ile üretilen organlarda günümüz teknolojisinin örneklerini oluşturuyor. Aslında 1995 yılında hayal edilen bu dünya belkide 2029 yılına varmadan çok daha ileri bir teknolojik duruma gelebilecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder