Şiir okumak...
Bu metinde yer alanlar, son olarak karşılaştığım ve dinlediğim şiirlerde hissettiğim, şahsıma muasır bir eleştirinin paylaşılmasıdır.
Bu site de kendi kişisel görüşlerimi paylaşım yerdir.
Genel olarak üçe bölmek en mantıklısı gibi geldi bana;
1. Sahibinin okuması
2. Profesyonelin okuması
3. Sevenin ya da paylaşmak isteyenin okuması
Şeklinde sınıflandırmak bana en güzel geleni. Bunun ile ilgili örnekler de vermek istiyorum ama önce düşüncemi paylaşmak isterim.
Okumak için çok önemli bir şey var; o da şiirin "ruhu" ... Bunu bilen kimler var? Bence yalnızca sahibi, ona bunu yazdıran dünya size onun yaşadığını nasıl yaşatmış olsun ki. Çok güzel şairlerin çok derin şiirlerinde hissediyorum bir çok şeyi, hatta bir çok şeyi böyle düşünüyorum.
Şiirleri okuyorum, hissediyorum. Dinliyorum daha çok hissediyorum. Yaşamdan dinliyorum, daha da çok hissediyorum.
Kitabı elime alıp, onlarca kez okudum bir şiiri, bir de sahibinden dinledim. Bir orotoryoda dinledim, bir dizide dinledim.
Okuma ile ilgili bence en büyük sorun, şiire eşlik eden müzik ile öncelik farkı. Şiir okurken, müzik eşlik eder. Şarkı söyler iken şiir. Belki de en büyük hata budur benim hissettiğim. Bükülmüş, frekansı- tınısı değişmiş ses şiirin nüanslarını bırakıp kulak zarının yüzeyini tırmalama işine giriyor.
Bir de kendi ağzından dinleyin.
Attila İlhan 3. Şahsın şiiri
Sonra okurken atladığınız o "jezebel" kim bir de ona bakın tarihin en eski sayfalarından...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder