Başarı denen tanrıyı kovalarken, gençlik düşlerini feda etmedi mi?
Aslında modern yaşama karşı ufak bir haykırış, biz zamanın içinde koşturan insanların değerlendirmesi gereken önemli bir aforizma olarak kabul edebiliriz. Yaklaşık 5 yaşında çıkılan hummalı bir yolculukta dünyanın sırlarını öğretecek insan icadı bir anahtarı öğrenmek için sıralara oturan bizler, sonrasında doğa ananın kucağına gidip dünyayı tanıyıp, hayaller kurmalıyız. Ama sonuç, kağıtlara sığan problemleri kalıplara dayalı formüller ile tartışmak haline geliyor.
Uçan bir kuşun, kanatlarının çırpış şeklini hayal etmek varken, kağıtlardaki formüller ile uçuş süresini hesaplamaya koyulup, kuşu hiç göremedik.
Mesela bir şehirden başka bir şehre doğru giden arabaların içinde yolculuk edenlerin sohbetlerini değil, masada elimizde kalemle varacağı saati hesaplar olduk. Arabanın gittiği yoldaki bilgiler, hayaller değil, vardığı yerdeki saat değer kattı hayatımıza.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder