Martı Jonathan Livingston by Richard Bach
My rating: 5 of 5 stars
Jonathan Livingston, mükemmelliği anlatmış. Bir martı olmanın eşik olmadığını göstermiş.
Öykünün çok güzel bir yeri var, varlığını kırıp, var olmayı anlamaya başladığın o an. Bir şahin gibi kanatların yoksa, bir şahin kadar hızlanamazsın sözü sadece o hayali kıramayanlar için geçerli bir söz. İşte o denizin üstünde, balıkçı gemilerinden artan balıklarla beslenmek dışında bir hayatın olduğunu anlayan bir martının kırdığı çemberin sesi bu.
Uçabilen bir canlının özgününün farkında olmayışını hissediyor insan.
Her satırında farklı bir ton var. Mesela önce kendini tanımak, sonra yılmak, yıkılmak üzere olduğun dünyada, çöküntüne ulaşmak için bile hayallerinle geliştirdiğin yeteneği uygulamak en güzel adım. Bunu uygulamak yetmez, bir de onu anlatmak gerekli, paylaşmak gerekli, birlikte öğrenmek gerekli.
Daha öğrenecek çok şeyimiz var.
İşte bu denklem içinde bir çırpıda biten bir kitap daha. Yazarın otobiyografisinin farklı bir modeli olan bir kitap, taki bir gün kenarda köşede birisi bulup ona gösterdiğinde; "Bu benim metnim ama eski benin." dediği zamana ait.
"Cehaletimizi kırabiliriz, becerilerimizi, eteneklerimizi ve zekamızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi, özgür olabiliriz! Uçmayı öğrenebiliriz!"
View all my reviews
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder