Şiirin en derin yerinde, anlama duyulan hasretin bir parçasıdır "keşfetmek"...
Keşfeden kişinin duyduğu huzurlu bir arzudur, kaşifin diyar diyar gediği derin duygudur. Farklı notaları ile güzel şiirler paylaşmak için yazdım bu blogu, belki de okuyan, dinleyen, okumuş olan birisi için farklı farklı keşiflere vesile olsun diye var bu satırlar.
İlk şiir 2008 yılında İstanbul'da dünyaya gözlerini kapatan Erdem Bayazıt'a ait;
Ve zaman döne döne
Gelmişti başlangıç noktasına
İlk yaratılış düğümüne
İkinci şiir Türk Şiir'inin üstad'ı Attila İLHAN'dan, imkansız aşkın şiiri olarak tanımlamıştır. Belkide aşkın en tatlı olanının şiirini yazmıştır...
aysel git başımdan
aysel git başımdan ben sana göre değilim
ölümüm birden olacak seziyorum.
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
aysel git başımdan istemiyorum.
Hayatın içindeki her an, aldığım her nefeste hissettiğim duygulardan bir tanesini, yaşadığımı hissettiren bir şiiri eklemek istiyorum bu listeye; üçüncü şair ise 1963 yılında Moskova'da dünyadan ayrılmış olan Nazım Hikmet RAN'dan;
Yaşamayı ciddiye alacaksın, yani o derecede, öylesine ki, mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda, yahut kocaman gözlüklerin, beyaz gömleğinle bir laboratuvarda insanlar için ölebileceksin, hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için, hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken, hem de en güzel en gerçek şeyin yaşamak olduğunu bildiğin halde.
Tamamı için...
Biz insanların o kapalı kutusu içerisinde ölüm ile kapatılmış gri bir alan var. O alan içerisinden bakamadığımız dünyaya korku ile bakarken bir yandan da sevmeyi öğreniriz. Sevmenin farklı bir boyutunu tatmış, sonra sevdiğine bağırırsın aynı Mevlana Celaletini Rumi'nin mısralarından seslenmiş gibi;
Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun, etme.
Başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun, etme.
Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı?
Hangi hasta gönüllüyü kastediyorsun, etme.
Yaşama ait bu dünyanın en verimli coğrafyası içerisinde sadece yaşamı düzenleyen o değerler içerisinde değil bir yandan da ruhu besleyen değerler içerisinde var oluyoruz. Medeniyetin güzellikleri içerisinde seslenen, ruhunun derinliklerinden gelen sesleri bize duyuran o güzel şairlerin mısraları saymak ile bitmez. Bitmeyen o mısralar içerisinden bir kaçını hissetmekte yetiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder