Bu sefer fırtına ardına yerinde bir ağaç bile bırakmayan mevzu var. Tükenmişlik sendromuna bakmak istiyorum biraz, sizlerle paylaşarak.
İnsan duygu durumunun yani "mood" adını verdiğimiz frenkasın çamura batmış evresinin en dibidir burası, bu bölgede verimlilik yoktur, depresif ruh hali, yaşama karşı anhedonik bakış açısı ve kendini geliştirmemekten öte çevreyi de geriletecek bir yaklaşım ile yaşanıyor.
Sayılar ile bakalım, yayınlanmış çalışmalardan bazıları bize ne tür veriler sunuyor;
1. Acil Servis Hemşireleri üzerinde yapılan araştırmada, %30'luk bir prevelansa saptanmıştır.
2. 2017 yılında yayınlanan bir çalışmada Birleşik Devletler'de görevli Beyin Cerrah'larında tükenmişlik sendomu prevelansı %21,3 olarak saptanmıştır.
3. 2014 yılında yapılan bir çalışmada ise, prevelans %10 bulunmuş ancak mühim bir not ile birlikte, görüşme yapılan bireylerde Tükenmişlik Sendromu gelişme riski %50 verilmiş.
En basit haliyle baktığımızda medyatik açıklamalarda ülkemizde sağlık çalışanlarında %23 olarak görülmektedir. Oranlar genellikle sağlık çalışanları arasında yapılan çalışmalarda kendini göstermekte, ancak harcanan paralar ve karşılığında doğan katma değeri düşünürsek, her sektör içinde büyük bir oranda tükenmişlik sendromu vardır.
Aslında basit bir tanımlama yaparsak, özellikle mesleki alanda kullanılan bir terimdir Tükenmişlik Sendromu ve yaptığınız işe karşı duygusal ve fiziki yıpranmayı, üretimdeki azlığı, isteksizliği sembolize eder. Ama tek taraflı bir bakış olabilir bu sadece iş hayatı gibi görmek, depresif duygu durum, kötü düşünceler, ki buna intihar düşüncelerinin yeri büyüktür, üretkenlikte ve hayattan zevk almada azalma olarak düşünebiliriz.
Öncelikle varlığını bilgidiğimiz bir konuyu tanımak ve boyutunu anlamak çok önemli, bunun için sadece tanımlayıcı bir metin olarak bunu paylaşmak istiyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder