Bu Blogda Ara

Translate

27 Mayıs 2019 Pazartesi

Sekülerlik; Tanımı ve Tarihi

Sekülerizm İnanç ve Yönetim ayrım
Dünyacılık temelli bir anlayışın eseri olan yapıdır, Sekülerizm. Aslında temelinde insanların var olan fani hayatlarını temel aldığını da söyleyebiliriz. Temeli İngilizce bir kelimedir, ülkemizde karşılığı olarak bulunan kelime Laiklik'tir. Ama neresinden bakarsak bakalım bence tam karşılamayan bir kelimedir.

Sekülerizm ile ilgili temel yatsınması gereken ilkeler vardır:
  • Sekülerizm dinsizlik değildir.
  • Somut ve bilimsel veriler ile dinsel anlayışın birbirinden ayrılmasıdır.
  • Etik konuları dinden bağımsız olarak yargılamak, analiz etmek gereklidir.
Tarihsel inceler isek; temel Hıristiyanlık ile atılmış bir anlayışın eseridir sekülerizm. Ama zamanla tüm din ve ruhsal inançları kapsayacak kadar genişlemiştir. Olguyu ilk ortaya atan kişilerin geneli ateist olsalarda fikrin genel olarak ateizme sürüklenmesine karşı çıkan bir anlayış ile gelişmesini sağlamışlardır.

Ülkemiz bazında ise Laiklik temelli bir yönetim anlayışı vardır. Bu anlayış temelde din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması gerektiğini söylemektedir. Lakin bunu söylerken devletin dini işlerden tamamen uzak kalması gibi bir durum ortaya koymadığı için Laiklik tanımı ve işleyişi Sekülerizmden farklı ve daha dar kapsamlıdır.
Aradaki en büyük fark ise, Seküler bir toplum, dinsel olguları bireysel bazda bakar, devlet organında dini işlemlerin yeri olmaz. 
Bu anlayış ile aslında Laiklik sistemine nazaran daha dünyevi ve somut bir yapılanma ortaya koymaktadır.

Temelde Seküler ve Laik kavramları İngiliz ve Fransız temelli kavramlar olsa da dünya çapında kabul edilmiş yapılardır.

Dinsel temelde incelemek istersek, Hıristiyanlık başlı başına sekülerizmi ortaya koymuş bir yapıdadır. Ancak Müslüman bir toplum için seküler yaklaşım o kadar da benimsenecek bir durum değildir. Bakış açısı olarak uygun görülsede toplumsal kurallarda dini temellerin önemli olduğu, sözlü de olsa yer alması gerektiğini savunduğu için tam bir uyumluluk ortaya koymamaktadır.

Ancak aslın soru ortadadır, din kişisel bir inanış ise toplumsal değerler karşısında dayatma odağı olabilir mi? Kısacası size ait bir değeri başkası da kabul etmek zorunda mı? 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder