Bu Blogda Ara

Translate

1 Mayıs 2022 Pazar

İstatistikler Başlığında Ölüm

Biz canlılar için hayatın doğal ritminde bazı "köşe taşı" noktaları mevcuttur. Bu noktalar içinde hayatımızda başlangıçlar, dönüşler, bitişler gerçekleşir. Bu yazımda o dönüm noktalarından bazılarına hem geleneksel, hem sanatsal hem de bilimsel bakış açısı altında değinmek istiyorum.

Devinimin en hızlı akışı içinde "hayat" bize verilmiş mucize ile başlıyor. Bir döllenme olayında, dünyadan aya yürüyen "sperm" ile seçilimin ilk hamlesi başlarken, yumurtanın dışındaki o çelik katman olan "zona pellucida" yı delip içeri girişi, orada yeni bir hücre çekirdeği, sonra hücre, sonra hücreler ve katmanlar oluşturup, bir tüpün içinden rahmin içine geçip orada tutunması ile başlıyor bu macera. Maceranın her döneminde farklı bir dünya var. Daha yolun başında en ufak hata "nakavt" ile sonuçlanıyor. Yoldaki sorunlar kusurlar doğuruyor ve zamanı geldiğinde "sağlıklı bir bebeğin" dünyaya gelmesi dediğimiz olay gerçekleşiyor. Annenin yaşından, babanın beslenme düzenine varıncaya kadar değişen bu denklede, anne karnından sağlam çıkan bebek oranı %97 olarak hesaplanmıştır. Hayatın ilk savaşı burada verildi.

Şimdi ise istatistiklerin %100'ü verdiği ikinci kısım üzerine konuşmak istiyorum: "ölüm".

Ölümü Hatırla

 

Memento Mori

Latinceden köken alan bu deyiş, her inanç sistemi içinde farklı bir nüans ile hayatımızda, çünkü ilelebet var olacak olan tek gerçeği simgelemektedir. Bu kelimeler: "ölümü hatırla" sözcükleri ile dilimize çevrilir. 

Antik çağlardan Democritus, Platon, Aristo'ya varan bu düşünce, Eski Ahit'ten bir pasajla Yahudilik içinde; "Bilgece bir yüreğe sahip olmak için günlerinizi saymayı öğrenin" şeklinde yer almaktadır. İncil'in sayfalarında geçen "Respice post te. Hominem te memento" kelimeler bize, insan olduğumuzu unutmamamız gerektiğini ve ölüme varıncaya kadar kendimizi hatırlamamızı, faniliğimizi hatırlamamızı öğütler.

Belki döneminde tartışmaya neden olsa da, hepimizin unutmaması gereken bir ayetin yer aldığı Zincilikuyu Mezarlığı'nın kapısı önemli bir hatıradır. "Her canlı ölümü tadacaktır."

Her dinin, inanç sisteminin, felsefi akımın ve bilimin yegane ortak görüşü "ölüm" iken, farkındalığın temelini de bunun oluşturması gereklidir.

Şimdi bir de bilimsel olarak bakalım, hem modern söylemler hem de istatistikler üzerinden inceleyelim:

Ölüm kesin sonuç ise bu sonucun matematikteki karşılığının %100 yani 1 olarak kabul etmemiz gereklidir.

Ülkemizdeki istatistikler üzerinden gidelim (2019 TUİK verilerine göre):

1 (ölüm)=
  37/100 ( kardiyovasküler hastalıklar) + 18,4/100 ( kanserler) + 12,9/100 (solunum sistemi hastalıkları) + 3,7/100 (kazalar ve yaralanmalar) ve diğerleri

Yukarıdaki denklemin sağı ve solu arasındaki denkliğin tek bir noktası var, solu değişmez iken sağını biz belirleriz. İşte sağdaki nedenleri istediğimiz yere de kaydırsak, sonucun değişmeyeceğini bilerek yaşadığımız sürece farklı bir olgunluk bizi bekler. Belki spor yaparız, sağlıklı yaşarız, daha az kalp hastalığı olur, daha az kanser ama bu size ölümün farklı bir nedenden (hiç bir karşılığı olmasa bile hücresel yaşlanmadan) doğmayacağı gerçeğini geride bırakmamaktadır.

Şimdi geriye kalan bir soruya verilen cevaplardan bahsetmek istiyorum:

"Ölmeye yaklaşan insanların son pişmanlıkları" şeklinde yazılmış, araştırılmış onlarca metin arasında ortak bir başlıktan bahsetmek gerekli.

Sevgi dolu bir ayrılış öncesinde, ayrılıp gidenin en büyük beş pişmanlığı üzerine yapılmış bir çalışmada, onlara eşlik eden palyasyon hemşirelerinin gözlemleri;,

  1. Beklentilerin içinden sıyrılıp, içimden geldiği şekilde yaşasaydım.
  2. Daha çok çalışmamayı dilerdim.
  3. Hislerimi daha çok ifade etmeyi isterdim.
  4. Dostlarım ile daha çok temas içinde olmak isterdim.
  5. Kendimi daha çok mutlu etmek isterdim.

Belki de bireysel yani "İndividualist" bir yaklaşım içinde varlığın önce kendinden geçtiğini fark edip, mutluluğun sadece çalışmakta ve başkaları üzerinden geçmediğini anlamanın geç bir zamanı olmuş bu bilgileri bize aktaranlar için. Ancak hepsinin ortak bir noktası var; paylaştığın zaman ve sevdiğin zaman içinden geçenler ile değerli. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder