Bu Blogda Ara

Translate

ortak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ortak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Haziran 2017 Cumartesi

Sorgulamak #3 Bilmek

Bir şarkıda da söylediği gibi;

"Cos I'm only human after all"

Bugün de kendi kendime sorgulamak istedim, bilgim nereye kadar diye, sonra durup düşünmek istedim. Böyle lisede, orta okulda çeşitli kelimeler öğrendik. Orada bir kelime vardı, aklıma geldi birden... "Ortak Miras", bu kelimeyi sorgulamak istiyorum. Anlamı nedir bilsem de ne kadar hayatımda diye soruyorum.
Tecrübe bir ortak miras ise, bu mirastan ne kadarını alıyoruz. Günümüzün küçük çaplı topyekün savaşlarına en güzel örnek miras davaları lakin bu süreçte sadece kalan ufak tefek topraklar için çatışıyoruz. Kimileri var, ellerinde bir defter ile yaşayıp ölüm döşeğinde en sevdiğine yadigar etmek istiyor. Kimileri var, yürürken attığı her adımda patlayan mayını arkasındakine söylüyor. Biz bunların ne kadarını biliyoruz.

Ortak miras diyorum ya, başlı başına tecrübenin mirası değil mi o? Edison'un DC'sinden Tesla'nın AC'sine giderken oluşan yada Pastör ile aşı kullandığımız hatta adını bilmediğimiz birilerinin yuvarladığı taşın yaptığı ara bile bunun bir parçası değil mi? Bunu ne kadar biliyoruz.

Garip istatistikler arasında ömür uzunluğu da var. 78 yıl diyor kimileri, fark etmez bir gün eksik bir kaç gün fazla olabilir. Bilmesek de bildiğimiz tek bir şey var bu süreci yaşayacağız. Başkalarının bastığı mayına basarak mı? Önümüzdekini duyup onun önüne geçecek kadar umutlu bir şekilde mi? Aynı yolda gittiğimiz kişilerin o yolda geçirdiği ömrü kendi ömrümüze katıp hayatı 150 yıla çıkartabilecek kadar bilgisi olan bizlerin "sorgulaması" bu da ...

Ne de olsa bizler sadece insanız, hata yapmak bizim de hakkımız.


12 Haziran 2016 Pazar

Kalıcılık ve Sonsuzluk

Bu sefer farklı bir konudan bahsetmek istiyorum. İnsanlarla sohbetlerimde çok sık denk geldiğim bir mevzu olan; "Ben yazıyorum ama kimseye okutmuyorum." savında bulduğum hatadan.

Kendi görüşümden bahsetmek istiyorum öncelikle;


Bana göre, "dünya üstünde bir simyacının bulabileceği en önemli şey, demiri altın yapmak ise ve bunu bulan birisi bulduğu formülü bir kağıda yazsa, sonra o kağıdı bir sandığa koysa, sonra o sandığı saklasa bir sır olarak ve kimseye söylemeden ölüp gitse, sandık yansa, her şey silinip gitse bu formül var olmuş mudur?" sorusunun cevabı olmamıştır olacak.
Bütün bundaki tek görüşüm, paylaşıp ortak mirasın içerisine ekleyemediğimiz şeyler aslında var olan şeyler olmuyor.
Aynısını yazmak üstüne de söyleyebilirim. Her insan edebiyatçı değildir, amatörde olsa duygularını aktarma çabasında olabilir. Görüşünü belirtmek isteyebilir. Makale, fıkra, deneme, öykü hatta şiir yazabilir. Bütün bunları içerisinde bulunduğu duygunun en naif hali ile de yapabilir ancak sonuç olarak bu duyguyu insanlara aktarmanın yolu paylaşmaktır. Yani yazıyorum bir kağıda ama kimsenin okuyamayacağı bir yerde muhafaza ediyorum diyen insan sadece yazarak düşünüyordur benim için.