Bu Blogda Ara

Translate

okumak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
okumak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Şubat 2023 Çarşamba

Review: Kızıl Veba

Kızıl Veba Kızıl Veba by Jack London
My rating: 5 of 5 stars

Jack London benim için farklı bir niteliğe sahip olan klasik eserlerin yazarıdır. Bu yazısında da farklı bir tat verdi.
2012 yılında hayatın içine giren bir enfeksiyon, sonrasında yıkılıp giden medeniyet ve o medeniyetin yıkılışı evresinde insanların içindeki ilkel benliğin nasıl açığa çıktığının farklı bir hayalini hissediyor insan. Bir yerde "Walking Dead" dizisi gibi hissettiriyor anlattıkları, sarhoşlar veya vebalı insanların parçalanması şeklinde. Diğer tarafta modern salgınlar içinde nasıl bir gelecek bizi bekliyor onu anlıyoruz.
Belki de son pandemi deneyiminde bu kadar büyük bir buhran yaşamadık, anarşi hakim olmadı, devletler kontrolü kaybetmedi. Ama olası bir anarşinin sonunda yıkılacak devletler, yıkılacak olan medeniyetin habercisi gibi.
Dünyanın yok oluşu sonrasında yeni bir çağın başlangıcını da böyle hayal edebiliriz. Bizim evcil hale getirdiğimiz tüm değerlerin doğadaki seçici dönüşümde yok olup gidecek aciz canlılar olduğunu fark etmemiz gerekli. Sevdiğimiz o köpek ve kediler ilk başta bundan nasibini alacaklar arasında, tarlalarda yetişen bitkiler, elektirk ve diğer tüm teknolojik dünya da bundan nasibini alacak.
Bir distopya kitabı mı yoksa psikolojik analiz mi bunu da okuyan kişinin düşünmesi gerekli.

View all my reviews

6 Ağustos 2021 Cuma

Review: Dizboyu Papatyalar

Dizboyu Papatyalar Dizboyu Papatyalar by Tomris Uyar
My rating: 4 of 5 stars

2003 yılında gözünü dünyaya kapatmış, edebiyatımızın önemli kalemlerinden birisinin dilinden dökülüp, bir kağıt üzerinde simgeleşen kitaplardan birisi daha.

Farklı notalarda, günlük hayatın içinde akıcı öyküleri mevcut. Kimisinin bir hizmetçi, kimisinin arayışı, toplum normları içinde var olma tutkusunun akıcı geçişleri ile irintili öğleri izlerken, bir yandan da kişilerin durumlarını, yüzlerindeki ve ruhlarındaki duyguların geçişlerini betimlemeyi başarmıştı yazar.

62 yıllık hayatı içerisinde bir çok eser bırakmış, edebiyatın farklı bir boyutu olan Turgut Uyar ile hayatını birleştirmiş bir yazarın güzel bir kitabı...

View all my reviews

27 Eylül 2017 Çarşamba

Okumak ve Yoksulluk

Az önce bir haber okudum, linki için tıklayınız.

Bir noktada gariplik gördüm, yorumlamak gerektiğine inandığım için ve bunu da yazarak yapmak en doğrusu olacağına inandığım için paylaşmak istedim.



Yukarıdaki tablonun kaynağı HABERTÜRK sitesidir.

Diyor ki haber genel olarak, okuyup bir alanda profesyonellik elde edenlerin dünya üstünde var olan güçlerinde yani maddi değerlerinde büyük bir azalma mevcuttur.

Benim aklıma gelen sorular şunlar;
1. Okur-yazar olmayan kesim diye nitelendirilen kesim tam olarak ne iş yapıyor?
2. Bir okul bitirmeyen kişiler genellikle bölgedeki en eski kişiler değil mi? Göç etmemiş, tarım kültürünün kentleşmesi, bu kentleşmede bina çöplüğüne dönen ülkemizde bir kaç kiralık daire daha edinen kesim değil mi?

Aynı haberde en yoksul %20 kesim ve en zengin %20 'lik kesim üzerine de yorumlar var, zengin olan kesim değer kaybederken yoksul kısımda büyüme var.

Tüm bu resim aslında üretici kesimin 3. dünya ülkesi olduğumuzu kabul etmeyip hizmet sektörüne çarpık girişinin resmi değil midir?
Ya da 1990 ekolü ile SSK+Kooperatif ile dünya mutlusu olacak orta direk için ceptelefonu+arabaya dönüşünün resmi midir?

12 Şubat 2017 Pazar

Şiir okumak

Şiir okumak...

Bu metinde yer alanlar, son olarak karşılaştığım ve dinlediğim şiirlerde hissettiğim, şahsıma muasır bir eleştirinin paylaşılmasıdır.
Bu site de kendi kişisel görüşlerimi paylaşım yerdir.

Genel olarak üçe bölmek en mantıklısı gibi geldi bana;

1. Sahibinin okuması
2. Profesyonelin okuması
3. Sevenin ya da paylaşmak isteyenin okuması

Şeklinde sınıflandırmak bana en güzel geleni. Bunun ile ilgili örnekler de vermek istiyorum ama önce düşüncemi paylaşmak isterim.

Okumak için çok önemli bir şey var; o da şiirin "ruhu" ... Bunu bilen kimler var? Bence yalnızca sahibi, ona bunu yazdıran dünya size onun yaşadığını nasıl yaşatmış olsun ki. Çok güzel şairlerin çok derin şiirlerinde hissediyorum bir çok şeyi, hatta bir çok şeyi böyle düşünüyorum.

Şiirleri okuyorum, hissediyorum. Dinliyorum daha çok hissediyorum. Yaşamdan dinliyorum, daha da çok hissediyorum.

Kitabı elime alıp, onlarca kez okudum bir şiiri, bir de sahibinden dinledim. Bir orotoryoda dinledim, bir dizide dinledim.

Okuma ile ilgili bence en büyük sorun, şiire eşlik eden müzik ile öncelik farkı. Şiir okurken, müzik eşlik eder. Şarkı söyler iken şiir. Belki de en büyük hata budur benim hissettiğim. Bükülmüş, frekansı- tınısı değişmiş ses şiirin nüanslarını bırakıp kulak zarının yüzeyini tırmalama işine giriyor.

Bir de kendi ağzından dinleyin.

Attila İlhan 3. Şahsın şiiri

Sonra okurken atladığınız o "jezebel" kim bir de ona bakın tarihin en eski sayfalarından...